Yenildik... İster adına hayat de, ister ben de, ister sen. . Ne fark eder ki? Beyaz bayrağı taşıyan olduktan sonra galibin ne farkı var ki. . .
Gidecek yerimiz bile yokken dönüş yollarındayız. Kumanyamızda adını sevda koyduğumuzdan arta kalanları sırtlanıp bilmediğimiz yollara tutulduk. Uzakta ki kuşların seslerini arayacak artık benliğimiz. Senden arınmış şelalelerin altında ıslanacağım belki de; kim bilir... Kumanyamı her açtığımda gözyaşlarını salıvereceğim sulara. Olmadı sözleri çınlayacak kulaklarımda ve her uçurumda kendimi bir kez daha atacağım boşluğuna. Saniyeler süren düşüşüm saatler sürecek biliyorum... Kalan gözyaşlarına kendiminkini katık edip solan bir yedivereni sulayacağım acıyla. Ve kaybedenden kalan ganimetlerin hayata dönüşünü şaşkınlıkla izleyeceğim. . .
Karanlık bastığında ne baykuşlardan ürkecek ne de gölgeleri umursayacağım... İçimde kalan birkaç kor parçasının başında oturup; sabaha kadar yıldızları bekleyeceğim. Kayan yıldızlara uzanıp onların bilinmezliğine karışmak isteyeceğim. Varlığımı unutmak için acılarımı teker teker geceye kurban edeceğim. Gözlerimi sonsuz kapayıp yüzünün her bir anını unutmak için çıldırasıya bilinç altımla dövüşeceğim. Bakacak ama görmeyecek, duyacak ama unutacağım. . .
Senin uzaklardaki yollarını düşünmemek için kendime defalarca söz vereceğim. Ayak izlerini özlememek için içimde ne varsa ateşe atıp tek tek yakacağım.